Psikolojide Kavramlar

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Psikosomatik

İlk olarak Kuzey Amerika'da ortaya çıkmış bir akımdır. A.B.D.'de özellikle F. G. Alexander Almanya'da ise V. V. Weizsaeker bu akımın öncülerindendirler.
Psikosomatik öğretiye göre bütün hastalıklar aslında ruhsal kaynaklıdırlar. Başka bir deyişle gövdede görülen herhangi organik bir bozukluk kaynağını bir ruhsal bozuklukta ya da yorgunlukta bulur. Buna bakarak deri hastalıklarının ruhsal sıkıntılardan ötürü meydana geldikleri ileri sürülmüştür.
Gerçi psikosomatik tıp kanıtlarını doğrudan doğruya istatistik yöntemine dayayamaz ama psikosomatik sayesinde kimi örnek olaylarda hayat hikâyesine bir de ruhbilimsel yöntemlere dayanarak herhangi bir in sanın derinliklerine nüfuz edilebiliniyor. Psikosomatikle ilgili tartışmalarda ona karşı olanların sık sık öne sürdükleri görüş psikosomatiğin ortaya çıkan bütün hastalıkların tedavisinde hep etkileyici olamayacağıdır. Bununla birlikte ruhsal etkilemelerin ya da organik hastalıkların üst üste yığılarak tabakalaşmalarının doğruluğu kabul ediliyor.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Rasyonellik

Modernleşmenin bir koşulu ve özelliği olarak vazedilen rasyonellik geleneksel olarak insan eylemlerinin verimliliğine yararlılık kriterine bağlanmaktadır. Bu anlamda rasyonellik formel mantık ve hesap yoludur. Örneğin piyango bileti almak veya bankada tasarruf hesabı açmak gibi iki davranıştan rasyonel olan ikincisidir. Modernliğin genel kabul gören rasyonellik anlayışı araçsal bir nitelik taşır; yani bir amaca varmak için gerekli olmayan çabalardan kaçınıp sadece gerekli olanları yapmak rasyonel sayılır.
Ancak son zamanlarda farklı rasyonellik anlayış ve tarzlarının olduğu kabul edilmektedir. Hatta formel mantığın yanı sıra olaylara durumlara ve bağlamlara özgü olan ve formel mantıkla bağdaşmayan alt-mantıkların (infralojik) bulunduğu gözlenmektedir.
Ayrıca formel mantık açısından rasyonel sayılabilecek ve duygular heyecanlar ve değerlerle ilişkili bazı davranışların irrasyonellik etiketiyle bir kenara bırakılamayacağı birey yaşamının bütünü açısından bunların da kendine özgü bir mantığı (alt-mantık) bulunduğu ve sosyal yaşamın temel dayanaklarından olduğu açıktır.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Referans

Referans sözcüğü teknik anlamıyla mantık iletişim ve dilbilim alanlarına gönderen bir terimdir. Referans ilk olarak belirli bir işaret veya göstergenin dil dışındaki bir obje veya objeler grubuna gönderme özelliğidir ve bu çerçevede referans denotasyonla eş anlamlıdır; örneğin köpek (Türkçe) veya doğ (ingilizce) sözcüklerinin dış dünyadaki 'köpek'e (hayvan) işaret etmesi.
Anlama ilişkin bazı mantık teorilerinde geleneksel olarak iki yan ayırdedilmektedir; G. Frege (1892) bunlara anlam (Almanca: Sinn İngilizce: Meaning Sense) ve referans (Almanca: Bedeutung) demekte ve şu örneği vermektedir: 'Akşam Yıldızı1 ve 'Sabah Yıldızı' ifadeleri anlamları farklı iki ayrı ifade olmakla birlikte aynı referansa (Venüs gezegeni) sahiptir tek bir 'şey'e göndermektedir.
Referans sözcüğü bazen bir işaretin bir şeyi işaret etme özelliği olarak değil gönderme yapılan referansta bulunulan işaret edilen şey anlamında yani 'referant' anlamında kullanılmakta yani göndermede bulunulan obje kastedilmektedir.
Psikolojik açıdan önemli olan şudur: Herhangi bir söylemin veya metnin anlaşılmasında söylemdeki her gösterge (sözcük) bir şeyin/objenin (olay kişi eylem durum vb.) bireyin zihnindeki semantik temsiline gönderir bireyin içinde bulunduğu toplumun dili içersinde bu sözcük-uyaranın bu şeye göndermesi zaten üzerinde uzlaşılmış ve öğrenilmiş bir ilişki olduğundan bu gönderme işlemi genellikle otomatik olarak gerçekleşir (Kaynak; Bloch 1997).
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Refleksif Düşünce

Refleksif düşünce ya da refleksivite kendini gözlem ve analiz konusu olarak alan öznenin tutumudur. Refleksivite kendi hakkında kendi üzerine düşünen kendisini bir obje gibi ele alıp bakabilen bir öznenin durumunu ifade etmektedir. Bu anlamda refleksif düşünce her şeyden önce kendi dışına çıkıp bakabilmeyi bir desantrasyon kapasitesini gerektirmektedir.
Taylor gibi yazarlar radikal refleksiviteyi modernliğin karakteristiği olarak görmektedir. Refleksif tarzda düşünmek (düşüncenin kendi üzerine dönüşümlü oluşu) bilincimizin bilincinde olmak ve dünyanın bizim için varolma tarzı üstünde odaklaşmak yani kendi öz sübjektivitemiz hakkında düşünmeye önem vermek demektir. Bu tutum Hıristiyan Batı dünyasında Saint Augustin'den itibaren bir emir bir model haline gelmiştir.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Rol

Etimolojik kökeninde tiyatro oyuncularının sözlerinin yazıldığı parşömen veya küçük ruloya gönderen rol (role) terimi günlük dilde işlev (annenin çocuklarının eğitimindeki işlevi) yer (bir kişinin belirli bir işte önemli bir role sahip olması) maske (samimi bulunmayan birinin rol yaptığının söylenmesi) anlamlarında kullanılabilmektedir.
Sosyal psikoloji vokabülerinde rol terimi bir kişiden (sosyal statüsüyle ilişkili olarak) beklenen davranışlar bütününü ifade etmektedir. Bu beklentiler genellikle bireyin içinde bulunduğu ortama veya yer aldığı statüye (bireyin toplumda bir grupta ya da örgüt içinde işgal ettiği konum ya da sahip olduğu mertebe) göre türlülük göstermektedir. Çalışma yaşamında roller büyük ölçüde bireyin yapmak zorunda olduğu iş ya da görevlere tekabül etmektedir.
Literatürde çeşitli rol ayrımlarına rastlanmaktadır: Bireysel ve kolektif roller cinsiyet yaş ve sosyal sınıf rolleri psikosomatik psikodramatik ve sosyal roller vb.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Rol Beklentisi

Rol beklentisi (role expeclation) rollerin rolü taşıyan kişilerin davranışlarım etkilemesiyle ilgilidir. Sosyal rollerin belirli bir davranışlar yelpazesiyle tanımlanması nedeniyle belirli bir rol yüklendiğini veya belirli bir rolde gördüğümüz kişilerden bir takım davranışlar beklenmektedir ve pratikte de kişiler rollerine uygun davranışlar göstermektedir. Bu açıdan rol beklentisi sosyal olarak tanımlanmış bir role ilişkin olarak insanların beklentilerini ifade etmektedir.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Rol Çatışması

Rol çatışması (role conflict) bireyin birisine uyduğunda diğerine uyması imkânsız ya da çok zor olan iki veya daha çok sayıda gereklilik (görev rol iş vb.) karşısındaki durumunu ifade etmektedir.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Rol Oyunu

Rol oyunu (role-playing) analiz teşhis veya formasyon amacıyla bir veya daha fazla kişinin laboratuvar koşullarında gerçek bir yaşantı durumunu canlandırmak üzere kendiliğindenlikle (spontan olarak) simülasyon yapmalarıdır. Özellikle Moreno'nun teorik yaklaşımında ve pratik uygulamalarında önemli bir yer tutan rol oyunu kişinin gerçek yaşantılarında kendini daha iyi algılaması ve kendini düzeltmesi bakımından etkili bir süreç olarak görünmektedir.
Moreno rol oyununun özel bir hali olan rol değişiminden söz etmektedir. Rol değişimi iki kişinin birbirini daha iyi anlayabilmesi için önerilmiş bir psikodrama tekniğidir. Psikodramada canlandırılan bir karşılıklı konuşma sahnesinde katılımcılara kendi rollerini oynamaları istendiği gibi diğerinin rolünü oynamaları da istenebilir bu ardışık rol oyununda bir rolden diğerine geçen oyuncuların bu sayede birbirini daha iyi kavramaları beklenmektedir.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Sağduyu

Sosyal psikolojide günlük epistemolojinin önemli bir kavramı olan ortak duyu (common sense) ya da yaygın ifadesiyle sağduyu kişisel pratikler gözlemler deneyimlerle zenginleştirilmiş ortak geleneklere dayanan ve bireyler tarafından kendiliğinden üretilen bir takım bilgiler bütünü olarak tanımlanmaktadır. Günlük yaşamda olağan konuşmalar ve davranışlar sırasında işleyen sağduyu çerçevesinde söz konusu olan şeyler isimlendirilmekte bireyler kategoriler halinde sınıflandırılmakta ve konjonktürler kendiliğinden oluşmaktadır (Moscovici ve Hewstone 1984).
Ortak duyunun sağduyu (aklı selim) olarak ifade edilmesi sıradan bir çeviri hatası değildir. Çoğu toplumlarda gözlenen bu özdeşleştirme sebepsiz değildir. Son yıllarda sosyal psikologların ilgilendikleri günlük yaşamı içinde naif bir psikolog gibi davranan sıradan insanlar tarafından üretilen örtük kişilik teorileri ve benzeri düşünce ürünleri ortak duyu psikolojisi alanının kapsamına sokulmaktadır.
Bu teoriler her ne kadar hakikati arama motivasyonuyla oluşturulmasa da ve her ne kadar bilimsel mantık açısından hatalı görünseler de hata veya yanlışla eş anlamlı değildirler. Kaldı ki naif psikolog olan insanın sosyal dünyasındaki olayları açıklama çabasında bilim adamınınkine benzer yanlar da bulunmaktadır. Örneğin sıradan insan da etrafındaki kişilerin ne tür insanlar olduğunu anlamaya çalışırken çoğu kez kişilik psikologları gibi benzerliklerden yola çıkmaktadır.
Dolayısıyla kişiler ve olaylar hakkında ortaya atılan teorilerde belirli bir gerçeklik payı bulunabilmektedir. Öte yandan insanların paylaştıkları görüşler çoğu kez onların makul buldukları sağduyuyla bağdaşan görüşler olmaktadır. Nihayet bazı örtük teoriler başlangıçta doğru olmasalar da Pigmalion Etkisi işlediği takdirde daha sonra doğru haline gelebilmekte ya da daha makul görünebilmektedir.
Bu tür nedenlerden ötürü çoğu toplumda ortak duyu sağduyuyla özdeşleştirilmektedir. Kaldı ki Türkçe'de yaygın kullanımı nedeniyle sağduyu sözcüğü ortak duyu sözcüğüne kıyasla daha anlamlı görünmektedir.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Sahte Biriciklik Yanlılığı

Sahte biriciklik yanlılığı (false uniqueness bias) kavramı kişilerin kendileriyle aynı yetenek veya becerilere sahip olanların sayısını düşük tahmin etme eğilimini ifade etmektedir. Örneğin matematik dersinde başarılı olan bir öğrencinin matematikte yetenekli öğrencilerin sayısının az olduğunu düşünmesi gibi. Bu yanlılık genellikle bizim için önemli konularda ortaya çıkmaktadır.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Sahte Konsensüs Yanlılığı

Sahte konsensüs yanlılığı (false consensus bias) kavramı kişilerin kendi görüşleri konusundaki görüş birliğini karşıt görüşler etrafındaki görüş birliğinden daha fazla değerlendirmelerini ifade etmektedir. Örneğin bir referandumda 'evet' oyu vermeyi düşünenler 'evet' diyeceklerin genel oranını 'hayır' diyeceğini söyleyenlerin 'evet' oranı tahminlerine kıyasla anlamlı olarak daha yüksek tahmin etmektedirler. Bir başka deyişle insanlar kendi görüşlerini paylaşanların sayısını abartmaktadır.
Sahte konsensüs etkisi bireyin diğerleriyle ilişkide olmadığı ve gerçek bir kıyas hedefinin bulunmadığı durumlarda ortaya çıkan bir olgudur. Bu tür durumlarda bireyler zihinsel olarak hipotetik bir karşılaştırma hedefi tesis ederler ve kendi alışkanlıklarının değerlerinin ve davranışlarının başkalarıyla ortak olduğunu ve diğerleri tarafından paylaşıldığını düşünme eğilimi gösterirler.
Bu sahte konsensüs etkisidir. Daha ziyade görüşler ve davranışlar planında gözlenen bu eğilim (yetenekler planında görülmemekte) özellikle alkol düşkünleri sigara tiryakileri ve benzeri kötü alışkanlıkları olanlarda görülür.
Sahte konsensüs yanlılığı ile sahte biriciklik yanlılığı birbirinin zıddı gibi görünmekle birlikte her ikisinin de kendimiz hakkında olumlu bir görüş sahibi olmayı sağladığı ve bu görüşü koruduğu; bu anlamda iki olgunun birbiriyle çelişkili olmadığı söylenebilir. İnsanın görüşlerinin başkaları tarafından paylaşıldığını ve kendisinin diğerlerinde fazla görülmeyen bazı yeteneklere sahip olduğunu düşünmesi onun için son derece güven verici ve doyum sağlayıcı bir duygudur.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Seçici Dikkat İlkesi

Bu ilkeye göre bir iletişim durumunda muhatapların sadece kendi görüş inanç ve tutumlarını destekleyen enformasyonları araması ve aksi enformasyonlardan kaçınması söz konusudur. Bu eğilim iletişim sürecinin sağlıklı bir şekilde cereyan etmesini ve tarafların birbirini doğru bir şekilde algılamasını engellemektedir.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Semptom

Semptom terimi günlük dilde belirti işaret anlamında kullanılmaktadır. Sözlük anlamında semptom -çoğu kez patolojik-bir duruma veya gelişmeye ilişkin olan ve bu durum veya gelişmeyi belirlemeyi sağlayan gözlenebilir veya algılanabilir bir özelliktir.
Psikanalitik bir kavram olarak semptom bilinçdışı bir rahatsızlığın olgusal veya davranışsal düzeyde ortaya çıkması ya da bunu gösteren belirti anlamına gelmektedir. Semptomun yapıyla ilişkisi sonucun nedenle veya yüzeyin derinlikle ilişkisine benzetilmektedir.
Çeşitli patolojik durumlarda gözlenen semptomlar bütünü sendrom olarak adlandırılmaktadır. Sendrom genel olarak bir patolojik durumu yansıtsa da tek bir hastalığın veya durumun karakteristiği değildir ve bu nedenle bir hastalığı tek başına teşhis etme değeri taşımamaktadır.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Sinerji

Sinerji (synergia veya synergy) olgusu iki veya daha fazla etkenin aynı bir sonucun ortaya çıkmasına katkıda bulunacak şekilde birleşik etkide bulunmasıdır. Sinerjiyi karakterize eden özellik ortak sonuçta rol oynayan etkenlerin etkisinin her birinin tek tek etkilerinin toplamından daha büyük ya da güçlü olmasıdır.
Tıp alanında ilaçların etkileşimi konusunda uzun yıllardan bu yana kullanılan sinerji kavramı psikolojide psiko-motor davranışlar ve sosyal psikolojide örgütsel davranışlar alanında önem taşımaktadır.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Sivizm

Latince civis (Fransızca citoyen) sözcüğünden türemiş olan sivizm (civisme) terimi 1789 Fransız Devrimi'yle birlikte önem kazanmıştır. Sivizm kişinin kendisini kamusal şeye bağlı hissetmesini ifade eden bir erdem 'iyi'yi yücelten bir moral değer olarak kavramsallaştırılmıştır. Bazı yazarlara göre yurttaşı topluluğa bağlayan politik bağların bütününü kapsayan sivizm mükemmel yurttaşı tanımlar; dolayısıyla iyi yurttaşın özelliği olarak tanımlanabilir.
Özgür ve düşünen bir bireyin moral değeri olarak kişiyi mensubu olduğu siteye angaje eden sivizm demokratik bir ortamda gelişir ve eylemlerinin öznesi olan ya da sorumluluk anlayışına bağlı olan bir aktör birey varsayar. Zira dayanışmayı kolektif kurala uymayı genel iradeyi izlemeyi gerekli sayar.
Bu anlamda sivizm demokratik yollardan oluşmuş genel norma uygunluk adab-ı muaşeret veya görgü esaslarına saygı nezaket gösterme sorumluluk ve dayanışma duygusu sivillik/medenilik gibi olgularla paralellik gösterir.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Sorumluluk Atıfları
Sorumluluk atıfları Heider'ın niyet faktörüne dayandırdığı atıflardır. Burada aktörün davranış ya da eylemlerinin daima bir amaca yönelik olması söz konusudur. Sorumluluk atıflarının ayırdedilmesinde bazı güçlükler mevcuttur. Bunun için aktörün söz konusu bir durumda başka türlü hareket edebilme imkanının olup olmaması önemli bir kriterdir.
Eğer aynı durumda başkalarının (tüm makul insanlar) aynı şekilde davranmayacağı veya aktörün dış koşullara karşı durabilme imkanı olduğu varsayılırsa aktörün sorumlu/suçlu tutulması beklenir. Ancak bazı yazarlara göre aktörün sosyal statüsü ve durumla ilgili sosyal normlar da etkili olmaktadır.
Sorumluluk atıfları yazarlara göre de farklı anlamlar taşımaktadır (Vallerand ve ark. 1994); sorumluluk bir ürüne ilişkin sorumluluk veya yasal sorumluluk (meşru müdafaa ve geçici delilik durumlarındaki suçlar) ve moral sorumluluk (bir kişinin bir diğer kişinin sorumluluğu konusundaki değer yargısı; örneğin bir evli çiftte erkek veya kadının eşini kendi kötü ruh halinden sorumlu tutması veya ayıplama atıfları) gibi farklı anlamlarda alınabilmektedir. Bu nedenle farklı sorumluluk düzeyleri ya da türlerinin ayırdedilmesi yoluna gidilmektedir.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Sosyal Algı

Sosyal algı terimi bireyin diğerlerini tanıma anlamlandırma süreçlerini ifade etmektedir. Sosyal psikolojide sosyal algı geniş bir konu oluşturmakta ve bu konuda yapılan araştırmalar bireyin diğerlerinin özelliklerini ve davranışlarını algılama tarzı bu süreçte etkili faktörler ve sosyal algının sonuçlan gibi sorunlara odaklaşmaktadır. Söz konusu sorunlar sosyal biliş izlenim oluşumu kategorizasyon şemalar stereotipler günlük psikoloji vb. başlıklar etrafında irdelenmektedir.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Sosyal Benlik

Toplum anlayışlarında soyutlanmış bireylere dayalı tasarımlar kadar bireylere aşkın bütün tasarımlarını da reddeden yazarlar (örneğin G. H. Mead) benlik kavramını kişiler arası ilişki çerçevesinde ele almaktadırlar.
Sosyal benlik kavramı bu zemine oturmaktadır. Buna göre sosyal benlik diğerlerinin bizim hakkımızda sahip oldukları ve bize gönderdikleri ve bizim içselleştirdiğimiz imajlar bütünüdür.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Sosyal Biliş

Sosyal biliş teriminin Bruner ve Tagiuri (1954) tarafından ortaya atıldığı yönünde yaygın bir inanç varsa da terimin ilk olarak 1944'te Heider ve daha sonra 1952'de Asch tarafından kullanıldığı kaydedilmektedir. Ancak sosyal biliş bir araştırma alanı ve yaklaşımı olarak 1980'lerden itibaren sosyal psikolojide hakim bir konuma gelmiştir.
Sosyal biliş kavramı genel olarak enformasyonların alınması ve hatırlanması gibi bilgi işlem süreçlerini etkileyen faktörler bütününü ifade etmektedir. Söz konusu enformasyonlar kişilerin ve gözlemcinin yargıları ile bu süreçlerin ilişkilerine İlişkin' enformasyonlardır (Hamilton 1979).
Bir başka tanıma göre sosyal biliş 'sıradan insanın diğerleri hakkındaki düşünce tarzlarının ve insanlar hakkında düşündüğünü nasıl düşündüğünün incelenmesini' (Fiske ve Taylor 1984) kapsamaktadır. İlk tanımın perspektifi daha ziyade enformasyonların alınması ve temsiliyle ilgilenmekte ve kişilerin belleğine önem vermektedir. İkinci tanım ise naif sosyal psikoloji ve izlenimlerin oluşumunu öne çıkarmaktadır.
 

Painfully

Well-Known Member
Yanıt: Psikolojide Kavramlar

Sosyal Bulaşma

Sosyal bulaşma (social contagion) terimi insanların kalabalık içindeki uç davranışlarını açıklamaya çalışan Gustave Le Bön (1896) tarafından ortaya atılmıştır.
Kalabalık içindeki insanların radikal bir dönüşüme uğradığını şiddet ve coşkularını ifade etmede hain irrasyonel hayvanı ve pervasız olduklarını gözleyen Le Bön tıbbi deneyimlerinden yola çıkarak hastalıkların bulaşması ile coşkuların bulaşması ve bunun sonucunda kalabalık içinde aşırı davranışların ortaya çıkması arasında bir analoji kurmuştur. Bu açıdan sosyal etkinin özel bir biçimine gönderen sosyal bulaşma kavramı kalabalık içinde duygu düşünce ve davranışların hızlı bir şekilde yayılmasını ifade etmektedir.
 
Üst