Tarihin İlk Çağlarından İtibaren Türk Tarihi

  • Konbuyu başlatan Rima
  • Başlangıç tarihi
R

Rima

Guest
Tarihin İlk Çağlarından İtibaren Türk Tarihi

Türk tarihi 4000 yıldan daha uzun bir zaman dilimini kapsamaktadır. Türkler, ilk olarak Orta Asya’da M.Ö. 2000’lerde yaşamışlardır. Daha sonra bir kısmı Orta Asya’dan ayrılmış ve geniş bir coğrafyaya yayılmış, geniş bir Asya ve Avrupa bölgesi içerisinde birbirlerinden bağımsız birçok devlet ve imparatorluk kurmuşlardır.

Türk tarihinin başlangıcı; Büyük Hun İmparatorluğu Dönemi (M.Ö. 3. Yy.)

M.Ö. 3. yüzyılda Kama Tarkan, Avrupa Hun İmparatorluğunu kurarak 370 yılına kadar yönetimi elinde bulundurmuştur. Bu süreçte Hazar ve çevresinde önemli bir güç haline gelmiştir. 4. yüzyılın ortalarında Aral Gölü ile Hazar Denizi’nin kuzeyindeki Alan ülkesini ele geçirdikten sonra, 374 yılında Balamir komutasında, İdil Nehri kıyılarında görünen Hun İmparatorluğu, Karadeniz’in kuzeyindeki düzlüklerde yaşayan Ostrogotlar’ı ve Vizigotlar’ı yenilgiye uğratmışlardır. 375 yılında Ostrogotlar ve Vizigotlar, Hunlar’ın saldırılarından dolayı batıya doğru yöneldikten sonra Kavimler Göçü başlamıştır.Büyük Hun İmparatorluğu, tarihi boyunca liderleri değişen bir imparatorluk olmuştur. Balamir’den sonra 378 yılında Alybpi, Hunların lideri olmuştur. 378 yılında Hunlar, Tuna Nehri’ni geçmişler ve Trakya’ya kadar ilerlemişlerdir. 395 yılında Hun orduları Balkanlar üzerinden Trakya’ya akın yapmışlardır. Yine aynı yıl Kafkasya’dan gelen Hunlar, bugün Lübnan’da bulunan Sur şehrinde, Şanlıurfa’da ve Antakya’da bir süre kalmışlar daha sonra tekrar Karadeniz’in kuzeyindeki topraklara dönmüşlerdir. Hun İmparatorluğu’nun son dönemlerinde 453 yılında, o dönem liderlik yapan Atilla’nın ölümü üzerine oğulları taht kavgasına girmişler ve çıkan karışıklık sonucu devlet, 469 yılında dağılma sürecine girmiştir.

Türk tarihinde alfabe; Göktürk İmparatorluğu Dönemi (552 – 659)

Büyük Hun İmparatorluğunun yıkılmasıyla birlikte kavimler, Asya’nın çeşitli bölgelerine dağıldılar. Bunlardan Aşina kabilesi bugünkü Moğolistan’ın Kuzey Batısında yer alan Altay eteklerine yerleştiler. Bölgede büyük bir hakimiyete sahip Juan Juan İmparatorluğunun himayesi altına girdiler. 540’de kabilenin başına Bumin Kağan geçti.551’de Bumin Kağan Batı Topa İmparatorunun kızıyla evlenerek Batı Topa İmparatorluğuyla ittifak kurarak 552’de Juan Juan İmparatorluğunu bozguna uğratırlar. Bumin Kağan böylece Göktürk Devleti’ni kurar fakat devleti kurduğu yıl vefat eder.630 yılında da iç sorunların büyümesi ve kardeşler arasında çıkan taht kavgaları nedeniyle Doğu Göktürk Devleti yıkılır. 659 yılında da Batı Göktürk Devleti Çin tarafından işgal edilerek yıkılır.

Türk tarihinde tarım ve ticaret dönemi; Uygur İmparatorluğu (745 – 840)

Uygur Devleti, İslamiyet Öncesi kurulmuş Türk devletlerinden biridir. Yazılı ürünlere geçişle birlikte Türk kültürüne bıraktığı sanat yapıtları ile tanınan, 745 yılında Orta Asya’da kurulmuş büyük bir uygarlıktır. Uygurlar, Türk kökenli bir halk olup günümüzde Türkistan’ın doğusunda hüküm sürmektedir. Göktürk Devleti’ne bağlı boylardan biri iken bağımsızlığını ilan etmiş, bir süre sonra yabancı dinlerin etkisi altında kalmış, yerleşik hayata geçerek kalıcı izler bırakmış tarihteki en önemli devletlerden biridir.Tarım ve ticaret ile öne çıkan Uygur’lar, Türk tarihinde göçebe yaşamdan yerleşik yaşama geçen ilk devlettir. Göktürk Devleti’nin yıkılışının ardından aynı coğrafyada kurulan Uygurlar, bozkır kültür geleneğini sürdürmüşler, Çinlilerle kurdukları yakın ilişkiler neticesinde de Maniheizm ve Budizm dinlerinden etkilenerek Türk kültür yapısında önemli değişikliklere sebep olmuşlardır. Şehir devletleri kurarak bunlara Beşbalık adını vermişlerdir. Hükümdarları Moyen-çur Dönemi’nde diğer boyların, Uygur Devleti’nin hakimiyetine girdiği söylenebilir. Kağıt ve matbaayı Çin’den alarak kullanan Uygurlar aynı zamanda Türk mimarisinin de ilk kalıcı eserlerini vermişlerdir. Uygur alfabesi, bu devletin kendine ait kullandığı bir alfabedir.Uygur Devleti, Türk tarih sahnesinde yerleşik hayata geçerek şehir devleti kurma, ilim ve sanat alanında yaptıkları başarılı girişimlerle tanınsalar da Maniheizm dinini benimsemekle savaşçı kimliklerini kaybetmişler bu durum da onları dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı savunmasız bırakmıştır. Son hükümdarlarının ölümüyle otoritesiz kalan Uygur Devleti, Kırgız saldırıları neticesinde zayıflayarak yıkılmıştır. Devletin yıkılmasının ardından Uygur halkının bir kısmı Moğol egemenliğine girmiştir.

Türk tarihinde düzenli ordu dönemi; Avar İmparatorluğu Dönemi (563 – 835)

Avarlar, göçebe ve savaşçı bir kavim olarak Orta Asya’dan başlayarak Avrupa’ya kadar önlerine çıkan her toplulukla savaştılar. Ele geçirdikleri Avrupa topraklarında 563 yılında Avar Devleti’ni kurdular. Fetihlerini sürdürerek devletlerini bir imparatorluğa dönüştürdüler. Avar İmparatorluğu bir milyon kilometrekareyi kaplayan topraklar üzerinde ve eski Batı Hun İmparatorluğu’nun elinde bulunan ülkelerin üzerinde kuruluyordu. Avar Devleti’nin kurucusu Bayar Kağan’dır. 835 yılında Frankların hücumuyla yıkılan Avarlar Doğu Macaristan ve Balkanlar’a dağıldılar.

Türk tarihinde din savaşları; Hazar İmparatorluğu Dönemi (651 – 965)

Hazar Devleti 7. ve 11. yüzyıllar arasında Hazar Denizi çevresinde hüküm sürmüş ve Doğu Avrupa’da varlığını devam ettirmiş bir Türk devletidir. Hazar Devleti kağanlık ile yönetilen Avrupa’da ki ilk Türk devletlerinden birisidir. Hazar Devleti 651 yılında kurumuş olan bir devlettir. Hazar Devletini diğer Türk devletlerinden ayıran en önemli özellik ise, İslamiyet’ten önce ki Türk devletlerinin çoğu Tengricilik inancına mensup iken, Hazar Devleti’nin dini inancı Museviliktir.İslamiyet’in yayıldığı dönemlerde Hazar Devleti bu yayılmayı önlemek amacı ile bu devletler ile savaşmıştır. Peçenekler Hazar Devleti’nin zayıflamasına sebep olmuştur. Hazarlar Sabir Türkleri’nin devamıdır ve dili Göktürkçe’dir.900’lü yıllara gelindiğinde Slav kökenli halklar, Hazar Devleti ve çevresinde yürüttükleri ticari faaliyetlerle Hazarların ekonomik olarak çökmesine sebep oldu. Slavlar, bölgede hakimiyetini sürdürürken Hazar Devleti ise Bizans ile zor bir çekişme içerisindeydi. Böylelikle Hazar Devleti çöküş dönemine girdi. 965 yılında Hazar Devleti iç karışıklıklarla daha fazla mücadele edemeyerek yıkıldı.

Türk tarihinde kültür ve sanat dönemi; Büyük Selçuklu İmparatorluğu Dönemi (1037 – 1157 )

Büyük Selçuklu Devleti Oğuz Türklerinin Kınık boyu tarafından Ön Asya’da 1037 yılında kurulan ilk ve en büyük Türk devletidir. Büyük Selçuklu Devleti ilk kurulduğu zaman Güney Hazar bölgesine yerleşmiş ve bu bölgeyi kendilerine yurt edinmişlerdi. Henüz küçük bir alana hükmediyorken daha sonra, önce Mezopotamya, sonrasında Anadolu ve İç Asya boylarına kadar sınırlarını genişleterek dönemin en büyük Türk Devleti haline gelerek toplamda 3.9 milyonluk bir alana hükmetmeye başlayan Büyük Selçuklu Devleti, Türk tarihinde ki en büyük imparatorluklarından birisi oldu.Büyük Selçuklu Devleti Türk boylarının artması ve daha sonra İran Selçuklu sultanının ölümü ile birlikte İran’da Selçuklu dönemi kapandı, Büyük Selçuklu Devleti artık tamamen Türkleşme süreci içerisine girdi.Büyük Selçuklu Devleti yıkılış sebepleri ise kısaca; son sultan olan Sultan Sencer’in yaşanan ekonomik buhranlar sebebi ile esir düşmesinin ardından iki yıl esir kaldıktan sonra kaçarak kurtulmuş ancak düşen itibarından Ülkede iktidarı yeniden sağlayamadan 1157 yılında vefat etmesi Büyük Selçuklu Devleti’nin yıkılmasına sebep olmuştur.Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun yıkılma sebeplerinin başında gösterilen en önemli sebeplerden birisi, ülkenin hanedanlar arasında paylaştırılması olarak görülüyor. Ayrıca taht kavgalarının yaşanıyor olduğu bu dönemlerde Selçuklu sultanlarının şehzadelerini yetiştirmek amacıyla eyaletlere gönderdikleri atabeylerin otorite boşluğu fırsatından yararlanarak bağımsızlıklarını ilan etmeleri de Selçuklu Devletinin yıkılışına zemin hazırlamıştı.

Türk tarihinin en önemli dönemi; Osmanlı İmparatorluğu Dönemi (1299 – 1923)

Anadolu Selçuklu Devleti, 1243’te başlayan Anadolu’nun Moğol istilasına uğramasıyla hızla gerileme dönemine girmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti’nin gerileme döneminde ve yıkılışından sonraki süreçte, Anadolu’da on üçüncü yüzyılın sonuna doğru pek çok Türkmen beyliği kurulmuştur. Bunlardan biri kurucusu Osman Bey’in adını taşıyan, 1299’da Eskişehir Söğüt çevresinde kurulan Osmanlı Beyliği’dir. Osmanlı Beyliği on dördüncü yüzyıl boyunca hızla genişlemiş, üç kıtada geniş bir bölgeye hükmeden ve Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar 623 yıl süren büyük Osmanlı İmparatorluğu’nu doğurmuştur.Osmanlılar 1453 yılında Sultan II. Mehmet’in (1451-1481) döneminde İstanbul’u (Konstantinopolis)fethederek, Bizans İmparatorluğu’nun çöküşüne sebep olmuş, Orta Çağın sonunu ve Yeni Çağın başlangıcını belirlemiştir. “Fatih” unvanını alan Sultan II. Mehmet döneminde, Osmanlı Devleti on altıncı yüzyılın sonuna kadar sürecek olan hızlı bir gelişme dönemine girmiştir. Osmanlı Devleti en parlak döneminde bugün Balkanlar’da yer alan Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Arnavutluk ve Romanya’ya, Doğu Akdeniz’deki tüm adalara ve Ortadoğu’nun üzerinde hâkimiyet kurmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları Kuzeydeki Kırım’dan Güneyde Yemen ve Sudan’a, Doğudaki İran ve Hazar Denizi’nden Kuzeybatıdaki Viyana ve Güneybatıdaki İspanya’ya kadar uzanmıştır.16.yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu, Rönesans ve Sanayi Devrimi’ni yaşayarak hızlı bir şekilde gelişen ve güçlenen Avrupa’ya kıyasla, yeni bölgeler fethetme ve ham maddelere erişim konularında sıkıntı yaşamış ve böylelikle ekonomik ve askeri üstünlüğünü giderek kaybetmiştir. Osmanlı İmparatorluğu Avrupa’da yaşanan bu yeni gelişmelere uyum sağlayamamıştır. Böylece, güç dengesi Avrupa Devletleri lehine kaymıştır. On dokuzuncu yüzyılda başlayan milliyetçi hareketler ile Avrupa’nın güçlü devletleri ve Rusya tarafından desteklenen Balkan uluslarının kendi kaderlerini belirleme hareketleri ve isyanları, yavaş yavaş Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu getirmiştir.

Türk tarihinde kanlı dönem; 1.Dünya Savaşı Dönemi(1914 – 1918)

Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı’na kadar zayıflamaya devam etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu, 1914 yılında müttefik güçler tarafında Birinci Dünya Savaşı’na girmiş ve 1918’de savaştan mağlup olarak çıkmıştır. Bu mağlubiyetin sonucu olarak Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmış ve Osmanlı İmparatorluğu’nun elinde kalan Anadolu’daki son toprakları, İngiltere, Fransa, Rusya ve Yunanistan tarafından işgal edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun asıl sonu bu ateşkes olmuştur.İlginizi çekebilir; Tarihi Türk gelenekleri

Türk tarihinin en muhteşem geri dönüşü; Mustafa Kemal ve Kurtuluş Mücadelesi Dönemi

Ulusal direniş ve kurtuluş mücadelesi hareketi, yapılan bu işgallere karşı, özerklik ve milli bağımsızlık arayışı içinde Anadolu’yu harekete geçiren bir Osmanlı askeri komutanı olan Mustafa Kemal’in öncülüğünde bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Mustafa Kemal, Anadolu’daki tek tük ve dağınık olan direniş gruplarını birleştirip ve onları örgütlemiş bir ordu haline getirmiştir. Mustafa Kemal’in(daha sonra Atatürk soyadı almıştır)öncülüğünde direniş hareketi birleşmiş ve Türkler ulusal kurtuluş savaşına girmiştir.Türk tarihinde Ulusal Kurtuluş Savaşı, ömrünü tamamlamış bir İmparatorluğun yıkıntılarından yeni bir devlet yaratma çabası olmuştur. Dört yıl (1919-1922) süren bağımsızlık mücadelesi sonunda, zamanın önde gelen güçlerine karşı büyük bir zafer kazanılmıştır. Atatürk’ün zaferi sadece askeri değil aynı zamanda diplomatik bir zafer olmuştur. Türk askeri zaferi 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasıyla diplomatik bir başarı ile taçlandırmıştır. İngiltere, Fransa, Yunanistan, İtalya ve diğerleriyle imzalanan bu Antlaşma, yeni bir Türk Devletinin kuruluşunu ve uluslararası sınırlarını çizmiş, tam bağımsızlığını garanti ve ilan etmiştir.


Türk tarihi devam ediyor; Türkiye Cumhuriyeti

29 Ekim 1923’te Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde “Cumhuriyet ”ilan edilmiştir. Yüzyıllar boyunca ilk kez, Türk halkı kendi kendini idare etme hakkında sahip olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçilmiştir.1938’deki ölümüne kadar yaklaşık 15 yıl boyunca cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk, siyasi, sosyal, yasal, ekonomik ve kültürel alanlarda dünya ülkelerinde daha önce eşi benzeri görülmemiş olan geniş bir reform yelpazesi başlatmıştır.Atatürk öncülüğünde ilk Büyük Millet Meclisi, parlamenter demokrasi, insan hakları, ulusal egemenlik ve yetki dağılımı, özel mülkiyet ve laiklik, din ve devlet işlerinin ayrılığı ilkelerine dayanan yeni bir siyasi ve yasal sistem oluşturulmuştur. Yeni, laik bir eğitim sistemi kurulmuş, Arap alfabesi Latin alfabesine dönüştürülmüş ve yeni Türk Medeni ve Ceza Kanunu Avrupa’daki modellerden uyarlanmıştır. Türk kadınları, kadın hakları konusunda Türkiye’yi birçok Batı ülkesinin önüne alan, oy kullanma hakkı ve kamu görevine seçilme gibi yasalar uyarınca eşit haklar almıştır. Batı medeniyeti ve evrensel değerleri temel alan çağdaş yaşamı ağırlıklı olarak Müslüman nüfusa sahip bir millete getiren Cumhuriyet, ilan edildiği günden bu güne eşsiz bir devrim olmaya devam etmektedir.
 
Üst