R
Rima
Guest
Nasreddin Hoca göle maya çalamaz artık
Birkaç bin flamingo yavrusu Tuz Gölü Havzası’nda ölünce milletçe çok üzüldük.
Herkes açıklama yaptı.
Sanatçılar, işadamları, siyasetçiler ne kadar duyarlı olduklarını sergilediler.
Halkımız ne kadar perişan olduğunu sosyal medya vasıtası ile duyurdu.
Ve gece herkes yatağına bu konuda üzerine düşeni yaptığı için vicdanı rahatlamış olarak girdi.
Bakın ben size söyleyeyim.
Bunların tamamı yalan, palavra.
Kimsenin hiçbir şey umurunda değil bu ülkede.
Her şey gösteriş.
Bu flamingo yavrularının öleceğini bilmiyor muyduk sizce!
Bu ölümlerin er veya geç gerçekleşeceğini bilmiyor muyduk!
Türkiye’deki göllerin birer birer kuruduğu sır değil.
Son 60 yılda Türkiye’de 70 göl kurudu ya da kurutuldu desem inanır mısınız?
İnanın.
Nasreddin Hoca’yı bilirsiniz değil mi?
Akşehir Gölü kıyısında yaşardı hani.
Göle maya çalmıştı. “Ya tutarsa” diye.
Bugün yaşasa maya falan çalamazdı.
Çünkü artık Akşehir Gölü yok.
Kurudu.
Kuruttuk.
Beyşehir Gölü de kurudu kuruyacak. Artık göl denemez.
Keza Eğirdir.
Yaban hayatı cenneti Eber Gölü’nü çoktan kuruttuk. Bataklık olmuştu.
Eber kıyısına kurulan ve gölden çıkan sazlarla alkaloid üreten fabrika artık göl kıyısında değil.
En simgesel göllerimizden Amik Gölü kurutuldu.
Burdur’daki 20 golün 15’i artık yok.
Antalya’daki 15 gölden geriye kalan bulamazsınız.
İç Anadolu’daki irili ufaklı 100 gölün yarısı yok oldu, Tuz Gölü dahil geriye kalanları da yok olmak üzere.
Ortalama derinliği 25-30 metre olan göllerin derinliği ortalama 5-6 metreye düştü.
Marmara Bölgesi'ndeki göller de kirlilik tehdidi altında.
Kuruttuğumuz göllerin toplam alanı Marmara Denizi kadar. Ya da üç Van Gölü büyüklüğünde.
Ve kurumaya da devam ediyorlar.
Türkiye’nin ender göl uzmanlarından Dr. Erol Kesici geçen sene bu zamanlarda çok ciddi bir uyarı yaptı.
Dinleyen oldu mu?
Asla.
Ben bu köşede yıllardır tüm bu işlerden sorumlu DSİ’nin hatalarını yazıp dururum.
Eber’i, Akşehir’i, Amik’i göz göre göre kurutanın DSİ olduğunu iddia ederim.
Benim iddia etmeme gerek yok, zaten Türkiye’nin tüm sularından DSİ sorumludur diye DSİ hiç üzerine alınmaz bile.
Şunu da söyleyeyim.
Bu bugünün işi değildir.
Yarım yüzyıldır göllerimizi düzenli biçimde kurutuyoruz.
Doğayı tahrip ediyoruz.
Bu dönemde bu biraz daha hızlanmış olabilir olsa olsa.
Onun da nedeni her şeyde olduğu gibi liyakattir muhtemelen.
Bu yüzden asıl olan flamingolar ölünce üzülmüş gibi yapmak değildir.
Flamingolar ölmeden, öleceklerini öngörüp önceden bağırmaktır.
Göl yoksa, yaşam yoktur.
Tüm su kuşlarını da TRT’nin bahçesinde besleyemezsiniz sonuçta…
Birkaç bin flamingo yavrusu Tuz Gölü Havzası’nda ölünce milletçe çok üzüldük.
Herkes açıklama yaptı.
Sanatçılar, işadamları, siyasetçiler ne kadar duyarlı olduklarını sergilediler.
Halkımız ne kadar perişan olduğunu sosyal medya vasıtası ile duyurdu.
Ve gece herkes yatağına bu konuda üzerine düşeni yaptığı için vicdanı rahatlamış olarak girdi.
Bakın ben size söyleyeyim.
Bunların tamamı yalan, palavra.
Kimsenin hiçbir şey umurunda değil bu ülkede.
Her şey gösteriş.
Bu flamingo yavrularının öleceğini bilmiyor muyduk sizce!
Bu ölümlerin er veya geç gerçekleşeceğini bilmiyor muyduk!
Türkiye’deki göllerin birer birer kuruduğu sır değil.
Son 60 yılda Türkiye’de 70 göl kurudu ya da kurutuldu desem inanır mısınız?
İnanın.
Nasreddin Hoca’yı bilirsiniz değil mi?
Akşehir Gölü kıyısında yaşardı hani.
Göle maya çalmıştı. “Ya tutarsa” diye.
Bugün yaşasa maya falan çalamazdı.
Çünkü artık Akşehir Gölü yok.
Kurudu.
Kuruttuk.
Beyşehir Gölü de kurudu kuruyacak. Artık göl denemez.
Keza Eğirdir.
Yaban hayatı cenneti Eber Gölü’nü çoktan kuruttuk. Bataklık olmuştu.
Eber kıyısına kurulan ve gölden çıkan sazlarla alkaloid üreten fabrika artık göl kıyısında değil.
En simgesel göllerimizden Amik Gölü kurutuldu.
Burdur’daki 20 golün 15’i artık yok.
Antalya’daki 15 gölden geriye kalan bulamazsınız.
İç Anadolu’daki irili ufaklı 100 gölün yarısı yok oldu, Tuz Gölü dahil geriye kalanları da yok olmak üzere.
Ortalama derinliği 25-30 metre olan göllerin derinliği ortalama 5-6 metreye düştü.
Marmara Bölgesi'ndeki göller de kirlilik tehdidi altında.
Kuruttuğumuz göllerin toplam alanı Marmara Denizi kadar. Ya da üç Van Gölü büyüklüğünde.
Ve kurumaya da devam ediyorlar.
Türkiye’nin ender göl uzmanlarından Dr. Erol Kesici geçen sene bu zamanlarda çok ciddi bir uyarı yaptı.
Dinleyen oldu mu?
Asla.
Ben bu köşede yıllardır tüm bu işlerden sorumlu DSİ’nin hatalarını yazıp dururum.
Eber’i, Akşehir’i, Amik’i göz göre göre kurutanın DSİ olduğunu iddia ederim.
Benim iddia etmeme gerek yok, zaten Türkiye’nin tüm sularından DSİ sorumludur diye DSİ hiç üzerine alınmaz bile.
Şunu da söyleyeyim.
Bu bugünün işi değildir.
Yarım yüzyıldır göllerimizi düzenli biçimde kurutuyoruz.
Doğayı tahrip ediyoruz.
Bu dönemde bu biraz daha hızlanmış olabilir olsa olsa.
Onun da nedeni her şeyde olduğu gibi liyakattir muhtemelen.
Bu yüzden asıl olan flamingolar ölünce üzülmüş gibi yapmak değildir.
Flamingolar ölmeden, öleceklerini öngörüp önceden bağırmaktır.
Göl yoksa, yaşam yoktur.
Tüm su kuşlarını da TRT’nin bahçesinde besleyemezsiniz sonuçta…
Kaynak: Haberturk.com